FALCILIK VE BÜYÜCÜLÜK GÜNAH MIDIR?

Falcılık Ve Büyücülük

Yaşadığımız bu modern çağda üzülerek ve çok şaşırarak görüyoruz ki, toplumumuzda belki de yüz binlerce kişi büyücülük, falcılık, muskacılık ve bunun gibi doğaüstü ruhsal yollara müracaat ediyorlar ve maalesef cinci hocalardan, muskacılardan, falcılardan, medyumlardan medet umuyorlar.

Kimisi türlü sıkıntılardan kurtulmak, kimisi maddi beklentiler, kimisi okul, kimisi iş, kimisi ailevi sorunlar, kimisi psikolojik problemler için falcıların, medyumların ya da muskacı hocaların kapısını çalıyorlar. En sık rastlanan sebeplerden biri de, insanlarımız gerçekten kötümserler. Kendi haklarında derin bir kötümserliğe ve umutsuzluğa sahipler. Bu bir şekilde, “bana büyü yapılmış olmalı” hissine kapılmalarına yol açıyor. Hayatta bazı olağan zorluklarla bile karşılaşmış olsalar, bunu sanki bazı düşmanlarının kendilerine bir şekilde büyü yapmış, bir yerlere bir muska saklamış olmalarına yoruyorlar.

falcılık

Falcılık ve büyücülük Hristiyanlık için günahtır

Falcılık ve Geleceğin Belirsizliği

Gelecekle ilgili yüreğimizde umutlar taşıyor olabiliriz, ancak önümüzü net göremiyoruzdur. Kulağımıza bir ses, bir falcının bize çok güç, çok umut vereceğini fısıldayabilir. Maalesef pek azımız, “Gerçekten falcılar gelecekten haber vererek bizi teselli edebilirler mi? Gerçekten geleceği görebilirler mi? Ya da kötü şeyler duyarsak bunun bize ne faydası olur?” diye düşünürüz.

Tabi bazı insanlar, cinlerle içli dışlı olabilirler ve gerçekten böyle kötü şeylere bulaşıyor, para karşılığı başka insanlara karşı büyü yoluyla kötülük yapmaya çalışıyor olabilirler. Ama böyle bir durumla biz karşılaşırsak ne yapmalıyız? İşlerimiz iyi gitmiyorsa, evimizin bir köşesinde bir muska bulursak, ne yapmamız lazım? Biz de hemen bir büyücü, bir cinci hoca bulup onlardan mı medet ummalıyız? Böyle şeytani düşmanlara karşı, onların elinden tutarak mı mücadele etmeliyiz?

Tek Kaynak – Kutsal Kitap

Kutsal Kitap ise; falcılık, medyumluk, cinci hocalık, muskacılık ve büyücülük konularında çok açık ve nettir.

“Tanrınız RAB’bin size vereceği ülkeye girdiğinizde, oradaki ulusların iğrenç törelerini öğrenip uygulamayın. Aranızda oğlunu ya da kızını ateşte kurban eden, falcı, büyücü, muskacı, medyum, ruh çağıran ya da ölülerin ruhlarına danışan kimse olmasın.Çünkü RAB bunları yapanlardan tiksinir. Tanrınız RAB, bu iğrenç töreleri yüzünden bu ulusları önünüzden kovacaktır. Tanrınız RAB’bin önünde yetkin olun.” (Yasa’nın Tekrarı 18: 9 – 13)

Yeşaya peygamber aracılığıyla da Tanrı halkını uyarır: ‘’Birileri size, “Fısıldaşıp mırıldanan medyumlarla ruh çağıranlara danışın” dediğinde, “Halk kendi Tanrı’sına danışmaz mı; yaşayanlar için ölülere mi danışılır?” deyin. Tanrı’nın öğretisine ve bildirisine dönmek gerek! Böyle düşünmezlerse, onlar için hiç şafak sökmeyecek.” (Yeşaya 8: 19 – 20)

Falcılık ve Yetkinlik

Tek bir Tanrı’ya bağlanmışızdır ve O‘na güvenmeyi bilmeliyiz, öğrenmeliyiz. Şeytan ile alışveriş içinde olan birisi, Tanrı’nın isteğine göre yaşadığını nasıl söyleyebilir?

İncil bölümünde ise beden almış Tanrı Oğlu’nun, nasıl kötü ruhlar üzerinde egemen olduğunu görürüz. Cinlere tutsak insanları nasıl özgür kıldığını okuruz. Aynı şekilde Mesih’in öğrencilerinin de Mesih’ten aldıkları yetki ile hastaları iyileştirdiklerini, kötü ruhları kovduklarını görüyoruz. İsa Mesih’ın adıyla o kadar büyük harikalar yapıyorlardı ki, büyücülük ve falcılıkla uğraşan birçok insan imana geldi. Büyücülük ve falcılık ile ilgili çok pahalı kitaplarını yaktılar (Elçilerin İşleri 19:19). Çünkü artık bunlara ihtiyaçları yoktu. Tanrı’yı, her gücün gerçek kaynağını bulmuşlardı.

Bir keresinde falcılık ruhuna tutsak bir köle kız, elçilerin peşine takılmıştı ve sürekli onlar hakkında iyi şeyler söylüyordu. Ancak bu durumdan rahatsız olan Elçi Pavlus bu kıza dönerek, onu ondaki kötü ruhlardan kurtardı. Duanın ve imanın gücünü sergiledi, cinleri kovdu. Tabi ki bu durum, kızın falcılığından çok para kazanan sahiplerinin hiç hoşuna gitmedi ve elçileri taşlatarak oradan uzaklaştırdılar (Elçilerin İşleri 19:19). Sanıyorum burada Tanrı’nın insan yaşamına nasıl önem verdiğini görmemiz gerekiyor. Buna karşılık insanların başka insanları para karşılığı nasıl sömürdükleridir. Bir başka görmemiz gereken nokta ise; bu falcı kız, elçiler hakkında sürekli bağırarak iyi şeyler söylemesine rağmen, elçilerin bunu kendi yararlarına bir fırsat olarak görmemeleridir. Pekala, “işte sizin falcı kızınız da bizim hakkımızda harika şeyler söylüyor, gelin bizi takip edin!” diyebilirlerdi. Ancak, tabi ki bunu yapmadılar. Tanrı için şeytanla işbirliğine girmediler. Şeytan yalancıdır ve yalanın babasıdır, ona asla güvenemeyiz ve Tanrı’da olan birinin buna asla ihtiyacı olmaz.

Falcılık ve Tanrı

‘’Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir?’’ (Romalılar 8: 31) Tanrı’ya iman etmiş, O’nun sevgisini yüreğinde tatmış, O’ndan gelen esenliği almış bir kişi (Yuhanna 14: 27), nasıl gidip falcıların, cinci hocaların ya da herhangi bir medyumun kapısını çalabilir? Tanrı’nın koruması altında olmak varken, Tanrı’nın ev halkı olmak varken; neden güvenilmez insanların, şeytani güçlerin, sonu belli olmayan ruhsal maceraların içine dalalım?

İblisin her türlü saldırısına karşılık ya da geleceğin her türlü belirsizliğine karşılık Rab Mesih İsa’da güçlüyüz ve güvendeyiz. Elimizde iman kalkanımız var, dua gibi bir kalemiz ve Tanrı sözü gibi bir rehberimiz var, öyleyse yolumuz açıktır. Mesih İsa bizleri kanatlarının altına almaya hazırdır ve, “Bunları size, bende esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünya da sıkıntılarınız olacak ama cesur olun Ben dünyayı yendim!” demektedir (Yuhanna 16: 33)

Esen Kalın.