Aziz Pavlus’un
Paul (Pavlus), Hristiyanlığın erken gelişiminde etkili bir figürdü. Yazıları ve mektupları İncil’in önemli bir bölümünü oluşturur; Aziz Paul, ortaya çıkan Hristiyanlık dininin yönünü belirlemekte öncülük yapmıştır. Paul, özellikle, kurtuluşun dini adetlere değil, imana dayandığı rolünü vurguladı. Aziz Paul hem Yahudi hem de Roma vatandaşıydı; erken yaşamında Hristiyanlara karşı zulüm uygulamıştır. Ancak Şam yolunda bir değişim geçirdi ve hayatını müjdeyi anlatmaya adamış bir Hristiyan oldu.
Paul’un Gençliği
Asıl adı Saul olan Aziz Paul, dindar bir aileden gelen bir Yahudi idi. Türkiye’nin güneyinde yer alan Tarsus’ta bir Roma vatandaşı olarak doğdu. Tarsus o dönemde Roma İmparatorluğu içinde önde gelen kültür, eğitim, felsefe merkezlerinden birisiydi ve çok iyi okullara sahipti. Kudüs’te büyüdü ve onu Yahudi Yüksek Kurul’un (Sanhedrin) önde gelen bir otorite olan Gamaliel büyütmüştür.
Dini yazıları öğrenmenin yanı sıra, Yunan filozoflarını da inceledi ve yaşamın mutluluğa giden yolu erdemli bir şekilde kabul etmesini savunan Stoacı filozoflarla tanıştı. Günlük yaşamında bir çadır yapımcısıydı.
Erken hayatı boyunca, Aziz Paul bir Ferisiydi. Ferisiler İncil’de de okuyacağınız üzere yazılı ve sözlü geleneğe sıkıca bağlı dini bir gruptu. Hristiyanlara yapılan zulümde önemli rol oynadı. Bunların arasında, İsa Mesih’in havarilerinden ve ilk Hristiyan şehit olan Stefan’ın taşlanmasında rol almak da vardı. İşte Paul, Saul adıyla ilk kez burada ortaya çıkıyor. Elçilerin İşleri 7: 58-60; 22: 20. Aziz Paul İsa Mesih’i izleyen yeni mezhebe karşı bu kadar eleştirel olmasının en önemli nedeni, İsa’nın çarmıhta bir “suçlu” gibi öldüğü gerçeğidir. Paul’e göre Beklenen Mesih’in çarmıhta ölmüş olması doğru olamazdı.
Paul ve Hristiyanlık
MS 31-36 yıllarında, Aziz Paul, Hristiyanlara karşı zulümeden bir yobazdan sadık bir Mesih izleyicisine nasıl dönüştüğünü İncil’de anlatılıyor.
İsa Saul’a Görünüyor
Saul ise Rab’bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam’daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa’nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim’e getirmek niyetindeydi. Yol alıp Şam’a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı. Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, “Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?” dediğini işitti.
Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” dedi.
“Ben senin zulmettiğin İsa’yım” diye yanıt geldi. 6“Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek.”
Saul’la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam’a götürdüler. Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.
Şam’da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, “Hananya!” diye seslendi.
“Buradayım, ya Rab” dedi Hananya.
Saul Şam’da
Rab ona, “Kalk” dedi, “Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda’nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür.”
Hananya şöyle karşılık verdi: “Ya Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim’de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır.”
Rab ona, “Git!” dedi. “Bu adam, benim adımı öteki uluslara, krallara ve İsrailoğulları’na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır. Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gerekeceğini ona göstereceğim.”
Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul’un üzerine koydu. “Saul kardeş” dedi, “Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh’la dolasın diye beni yolladı.” O anda Saul’un gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. Saul yeniden görmeye başladı. Kalkıp vaftiz oldu. Sonra yemek yiyip kuvvet buldu. (Elçilerin İşleri 9:1 – 19)
Paul ve Mesih Müjdesi
Bu görümden ve iyileşmesinden sonra İsa Mesih’in tanrısallığını kabul etti ve hayatını Hristiyan mesajını yaymaya adadı. Aziz Paul, İsa Mesih’in hizmetkarı olduğunu ve bu ateşli dönüşümünün, akıl ya da mantıktan değil Tanrı’nın lütfundan kaynaklandığını açıkladı. Aziz Paul, sünnet gibi eski dini ayinlerin artık gerekli olmadığını öğretti. Günahkârları kurtarmak için çarmıhta ölen İsa Mesih’in kurtarıcı gücüne olan inancın, Hristiyanlığın özü olduğunu öğretti: Ama şimdi Yasa’dan bağımsız olarak Tanrı’nın insanı nasıl aklayacağı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık ediyor. Tanrı insanları İsa Mesih’e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı. İnsanlar İsa Mesih’te olan kurtuluşla, Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.
Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı.
Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa’yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine. Çünkü insanın, Yasa’nın gereklerini yaparak değil, iman ederek aklandığı kanısındayız. Yoksa Tanrı yalnız Yahudiler’in Tanrısı mı? Öteki ulusların da Tanrısı değil mi? Elbet öteki ulusların da Tanrısı’dır. Çünkü sünnetlileri imanları sayesinde, sünnetsizleri de aynı imanla aklayacak olan Tanrı tektir. (Romalılar 3:21-30)
Kaynakça: www.kutsalkitap.org