RAHİBE TERESA

Rahibe Teresa Kimdir?

Hayatını yoksullara, hastalara ve ölmekte olanlara adayarak, Rahibe Teresa sıradışı ve dikkate değer bir insan olarak bütün dünyada bilinir hale gelmiştir. Dünya tarafından önemsenmeyenlere sevgi göstermiştir. Hiç kimsenin yaklaşmak istemediği kişileri hoş karşılamıştır. Yaptıkları için Nobel Barış Ödülü ve yüzlerce başka ödüler almakla kalmayıp bu dünyaya vedalaştıktan sonra Katolik Kilisesi tarafından da azize olarak ilan edilmiştir. Bunların hepsine rağmen, Azize olması düşünüldüğü sırada, Rahibe Teresa’nın yaşadığı zorluklar meydana çıktı. Rahibe Teresa’nın kim olduğuna, nasıl yaşadığına ve dertlerinin ne olduğuna bakalım.

Rahibe Teresa

Rahibe Teresa hayatını yoksullara, hastalara adamıştır

 

Rahibe Teresa’nın Hayatı

1910’da Rahibe Teresa, Gonxha Bojaxhiu (Gonca Boyacı) adıyla, o zamanda Osmanlı İmparatorluğu içinde olan Üsküp’ta, Arnavutlu bir ailede doğmuştur. On bir yaşındayken hayatını Tanrı’ya ve insanlara hizmet etmeye adama çağrısını duymuştur. 1928’de, on sekiz yaşındayken evden ayrılıp Hindistan’da çalışan İrlandalı bir rahibe grubu olan Loretto Hemşireleri’ne katılıp yaklaşık bir yıl sonra Hindistan’a taşınmıştır. Bu dönemde Teresa adını almıştır. Kalküta’da öğretmen ve okul müdürü olarak çalıştıktan sonra 1946’da şu “ikinci çağrıyı” duymuş: Yoksullara yardım etmek.

1950’de yoksulların en yoksullarına yardım etmek için Hayırsever Misyonerler Cemiyeti’ni resmi olarak kurulmuştur. O zamandan ölünceye kadar Rahibe Teresa hayatını Kalküta’daki ve dünyadaki yoksullara, hastalara ve ölmekte olanlara adamıştır.

Öldüğünde, Hayırsever Misyonerler Cemiyeti’nin hemen hemen 4.000 üyesi ve 123 ülkedeki 610 vakfı vardır. (http://www.motherteresa.org/biography.html) Aldığı yüzlerce ödüller dışında, 1979’da yoksulların en yoksulları arasında çalıştığı için Rahibe Teresa, Nobel Barış Ödülü’nü almıştır.

Rahibe Teresa hayatında bir şeye her şeyden çok daha önem verdi: sevgi. Aşağıdaki sözlerinden yüreğini anlayabiliriz.

“Ne yaptığımız değil, yaparken ne kadar sevgiyle yaptığımız önemlidir.

Ne verdiğimiz değil, verirken ne kadar sevgiyle verdiğimiz önemlidir

ve Tanrı için hiçbir şey küçük değildir.”

“Genelde insanlar irrasyonel, mantıksız, ve bencildir.
Ama her nasılsa, sevilmeye layık olurlar.”

“Eğer onlar açsa, onlara yiyecek veririz; onlar çıplaksa, onları giydiririz; eğer onlar hastaysa, onları her gün ziyaret ederiz; onlar evsizse, onlara bir ev veririz.”

 

Rahibe Teresa

Rahibe Teresa bir bebekle ilgilenirken

 

Azizliği ve İman Krizi

1997’de Rahibe Teresa dünya boyunca ünlü olan, sevilen ve saygı duyulan biri olarak dünyayla vedalaşmıştır. Ölümünden, iki yıldan daha az bir zaman sonra, azize kabul edilmesi işlemi, Papa John Paul II tarafından başlatılmıştır. Azize olması düşünüldüğü sırada Rahibe Teresa’nın yazdığı mektuplardan bazıları ortaya çıkmıştır. Bu mektuplarda Rahibe Teresa en derin dertlerini, şüphelerini ve acılarını anlatmıştır. Tanrı’ya yakın hissetmediğini, bazen Tanrı’nın varlılığından bile şüphelendiğini açığa vurmuştur. Yazdığı mektuplarda hissettiği karanlıktan, yalnızlıktan, ve boşluktan bahsetmiştir.

“İsa’nın sizin için çok özel bir sevgisi var. Benim için ise, sessizlik ve boşluk o kadar büyük ki; bakıyor ama görmüyorum, dinliyor ama duymuyorum. [Dua ederken] dilim hareket ediyor, ama konuşmuyorum.”

Başka bir mektupta gülümsemesinin, “Her şeyi örten bir maske, bir pelerin” olduğunu yazmıştır. “Tanrı’ya kişisel, özel bir sevgi besliyormuşum gibi konuştum. Orada olsaydın, ‘Bu ne ikiyüzlülük’ derdin” diye devam etmiştir.

Buna rağmen 2016’da Rahibe Teresa Katolik Kilise tarafından azize olarak ilan edilmiştir. Birçok kişi acıları Tanrı’yla bağlılığını gösterdiğini söylemiştir.

Kutsal mı Değil mi?

Eğer bu kadar dikkate değer, fedakar, çok saygı duyulan bir Hristiyan inancından ve Tanrı’nın varlığından bile şüphelendiyse; umudumuzu kaybedelim mi? Kesinlikle hayır. Öncelikle umudumuz Rahibe Teresa’da ve diğer, “kutsal” veya “azize” insanlarda değil. Umudumuz İsa Mesih’te.

Katolik Kilisesi bazı insanlara, azize, adını verse de; İncil’e göre, hepimiz doğal olarak günahkarız ve sadece İsa Mesih’e inanarak kutsal sayılabiliriz. “Tanrı’nın bu isteği uyarınca, İsa Mesih’in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık.” (İbraniler 10:10)
“Mesih İsa’da kutsal kılınmış, kutsal olmaya çağrılmış olan sizlere ve hepimizin Rabbi İsa Mesih’in adını her yerde anan herkese Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten lütuf ve esenlik olsun.” (1 Korintliler 1:1-3)

Sadece İsa Mesih günahsız bir hayat yaşadı. Sadece O’nun doğruluğu aracılığıyla kutsal hale gelebiliriz. Umut almak için gözlerimizi İsa Mesih’ten insanlara çevirdiğimizde, hayal kırıklığına uğruyoruz. O nedenle, “Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim.” (İbraniler 12:2)

Yine de Rahibe Teresa’nın hayatından çok şey öğrenebiliriz. İsa Mesih kendisine; yoksullarla, hastalarla, aç olanlarla ve yabancılarla ilgilenmelerini buyurdu. “‘Size doğrusunu söyleyeyim,’” dedi İsa, “bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’” (Matta 25:34-40) Sadece Tanrı Rahibe Teresa’nın yüreğini bilir.

Gerçekten inancı olup olmadığını bilemeyiz. Ama onun hayatından da şunu öğrenebiliriz; insanlar Tanrı’dan uzaklaşabilir ve O’ndan uzaklaştıklarında O’nun varlığından şüphe bile duyabilir. Yine de Rahibe Teresa gibi Rab’den aldığımız çağrıları unutmamalı ve onları yerine getirmeye devam etmeliyiz. Onun yaptığı gibi, karşılaştığımız insanlara sevgi göstermeliyiz.

“Gittiğiniz yere sevgi götürün, gittiğiniz her yere sevgi götürün. İlk önce kendi yuvanıza. Çocuklarınıza, eşinize, yan komşunuza sevgi verin. Hiç kimsenin yanınızdan mutsuz ve kötü ayrılmasına izin vermeyin. Tanrı’nın zarafetinin yaşayan bir örneği olun; yüzünüzden, gözlerinizden, gülüşünüzden ve selamınızdan zarafet eksik olmasın.”
– Rahibe Teresa